Ana içeriğe atla

Ömer Seyfettin - Bomba Kitap Alıntısı

Yağmur durmadan yağıyordu. 
Konak, çamurlu, bozuk bir yolun sağında kurulmuştu. Her taraftan seller akıyor, askerler sırayla yerlerine geliyorlar, çadırlar kuruluyor, kazanlar indiriliyor, ötede beride ateşler parlıyordu. Bu kalabalığın arasında Tosun Bey’in al atıyla süzüldüğü görüldü. İki konak geriden orduya yetişmişti. Yol kenarında semeri devrilmiş bir katırı kaldıran yeniçerilere sordu: 
“Otağ-ı hümayun nerede ağalar?” 
Yeniçeriler onu görünce doğruldular, hürmetle selamladılar. En yaşlıları cevap verdi: 
“Kurulmadı.”
“Efendimiz geri mi gitti?”
“Hayır.”
“Ya nerede?”
“Sadrazam Paşa’nın çadırında.”
Tosun Bey durdu. Yeniçerinin yüzüne dikkatle baktı. Tekrar sordu:
“Otağ-ı hümayun nerede kurulmuş?”
“Kurulmamış.”
“Niçin?”
“Kaybolmuş...”
“Ne?”
“...”
Yeniçeri sustu. Önüne baktı.
“Otağ-ı hümayun mu kaybolmuş?”
“Evet...”
Tosun Bey fena halde hiddetlendi. Dişlerini sıktı. Otağ-ı hümayun nasıl kaybolurdu? Bunu havsalası almıyordu. Padişah onca mukaddesti. Otağ onun nazarında müteharrik bir Kâbe’ydi. Kâbe’si yıkılan bir mümin tehalüküyle ağır, keskin mahmuzlarını atının karnına vurdu. Islak tuğlarıyla bayrak direkleri görünen sadrazam çadırına doğru saldırdı. Ama pek ileri gitmedi. Seğirdim ustaları yağmur içinde dolaşıyordu... Kendisini pek seven Kazasker Perviz Efendi’nin çadırını ördü. Yere atladı. Atını koşan bir hademeye verdi. Kahramanane şiirlerini okuduğu perviz Efendi, çadırın içinde ayaktaydı. Nişancı Eğri Abdizade Mahmut Çelebi ile Şabaç Köprüsü’nün Semendire Beylerbeyi Bayram Bey tarafından nasıl yapıldığını konuşuyordu. Onun girdiğini görünce: 
“Hayrola, Tosun Bey!” diye lafını kesti.
Tosun Bey titriyordu. Kendine malik değildi:
“Otağ-ı hümayun kaybolmuş.”
“Evet oğlum.”
“Bu nasıl olur, efendi hazretleri?”
“Yolu şaşırmışlar belki...”
“Sadrazam Paşa bir konak önden gidiyor. Nasıl kaybetmiş?”
“...”
Perviz Efendi cevap vermedi. Mahmut Çelebi yağmurun, fırtınanın şiddetinden bahsetmek istedi. Tosun Bey coşuyordu. Açtı ağzını kapadı gözünü... Artık bu kadar kayıtsızlık olur muydu? Bu kulluğa yakışır mıydı? Hasta velinimet hiç düşünülmüyordu. Ya otağı suya kaptırdılarsa... Ya taht bulunmazsa... Daha İstanbul’dan çıkmazdan evvel bir çavuş gönderilerek Semlin’e mülakat için çağırılan Zigismond’u padişah nerede huzuruna kabul edecekti? Bir parça yağmurdan yollarını şaşıran, dağılan orduya padişah nasıl emniyet edecekti? Tosun Bey, cesur adamlara mahsus o mütecaviz pervasızlıkla ağzına geleni söylüyordu.
“İki konak arasında bir otağa sahip olamayan adam koca bir devleti nasıl idare eder?” dedi.

Yorumlar

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Ryunosuke Akutagava - Raşomon

 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Düşünmemiz Lazım

Bugün sosyal medyada denk geldiğim bir paylaşımı bende sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ryunosuke Akutagava - Tuhaf Bir Hikaye

 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Dün Seni Gördüm Rüyamda

 

Safiye Çetinkaya - Eylül Vurgunu

Merhabalar Geçtiğimiz hafta pazar günü ailemle birlikte Uludağ gezisine gitmeye karar vermiştik. Malum bir kitap kurdu olarak da yanıma kitap almaktan geri kalmadım. Okumakta olduğum kitap kalınlığı itibariyle taşımada sıkıntı yaratacağından incelerden elime geçen ilk kitabı çantama tıkıştırdım. Bu da A101 kitap alışverişlerinden kütüphaneme kazandırdığım Safiye Çetinkaya'nın Eylül Vurgunu isimli kitabıymış.