Merhabalar
Tulûat Tiyatrosundan
sonra kavuğu elinde bulundurmuş kişilerin kim olduklarını öğrenmeye devam
ediyoruz.
Gerçekten bu kavuk meselesi çok ilgimi çekti. Sıradaki sanatçı İsmail Dümbüllü.
Gerçekten bu kavuk meselesi çok ilgimi çekti. Sıradaki sanatçı İsmail Dümbüllü.
İsmail Dümbüllü;
geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi, orta oyun ve tulûat sanatçısıdır.
1897 yılında Üsküdar Süleymanağa Mahallesinde doğdu. Babası II.Abdülhamit
silahşörlerinden Zeynel Abidin Efendi, annesi Azize Hanım'dır. Üsküdar İttihat
Terakki Mektebi'nde okuyan İsmail Dümbüllü, Gazeteci Burhan Felek ile aynı
okuldan mezun olur.
16 yaşında Askeri
Rüştiye'den tiyatro nedeniyle atılır ve Kel Hasan Efendi'nin Dilkûşa
Tiyatrosu'na girer. Zamanın ünlü oyuncuları olan Şevki Şakrak, Küçük İsmail
Efendi, Komik Naşit Efendi ile aynı sahneyi paylaşır. Şehzede Başı
Tiyatrosu'nda profesyonel olarak oyunlara çıkar.
Dümbüllü 1928'de
Tevfik İnce ile birlikte kendi topluluğunu kurarak Direklerarası'ndaki Hilal
Tiyatrosu'nda sahne aldı. 1933 yılından sonra Anadolu turnelerine çıktı.
Naşit'in ölümünden sonra geleneksel tiyatronun en önemli adı oldu ve ortaoyunu
geleneğini tek başına sürdürdü.
1947'de özgün ses
tonu, saf görüntüsü ve sevimli mimikleri nedeniyle sinema dünyasında
görünmeye başladı. Fakat bir çok eleştirmene göre, sinemada tiyatroda olduğu
kadar başarılı olamadı.
1968'de jübile
yaparak tiyatroyu bıraktı ama zaman zaman sahneye çıkmayı ve radyo oyunlarında
yer almayı sürdürdü.
En çok Kavuklu'ya
Hile, Gözlemeci, Çifte Hamamlar, Ters Biyav ve Kanlı Nigar oyunlarını sevdi.
Nasrettin Hoca ile özdeşleşti.
İsmail Efendi;
Dümbüllü adını nasıl aldığını da şöyle anlatır: "Peruz Hanım vardı
kantocu. Samran'dan evvel. Bu Peruz Hanım o zamanın en birinci kantocusuydu.
Hem de beste yapar, güftesini de kendisi yazardı. Dümbüllü diye bir kanto
söylerdi. Buna bir gazel ilave ederek söylemeye başladım. 'Dümbüllü, Dümbüllü,
Gabarala, mabarala, Dümbüllü' diye oynardık. Böylece Dümbüllü üzerimde
kaldı."
1970 yılında Çalıkuşu
Opereti'nde, Nurhan Damcıoğlu ve Halit Akçatepe ile birlikte oynadı.
Trafik kazası geçiren
İsmail Dümbüllü, bir ay sonra 5 Kasım 1973'de hayatını kaybetti. Cenazesi
İstanbul'da Boğaziçi Köprüsü'nden ilk cenaze oldu. Kabri Üsküdar'da Çiçekçi
Camii karşısında bulunun Karacaahmet Mezarlığı'ndadır.
Oynadığı
Filmler:
1971-
Nasrettin Hoca
1971-
Afacan Küçük Serseri
1968-
Kanlı Nigar
1965-
İstanbul Kazan Ben Kepçe
1965-
Soytarı
1965-
Serseri Aşık
1965-
Nasrettin Hoca
1963-
Temem Bilakis
1962-
Ekmek Parası
1962-
Gol Kralı Cafer
1959-
Şeytan Mayası
1954-
Fındıkçı Gelin
1954-
Bayram Gecesi
1954-
Canlı Karagöz (Mihriban Sultan)
1954-
Nasrettin Hoca ve Timurlenk
1954-
Dümbüllü Tarzan
1953-
Kırk Gün Kırk Gece
1952-
Yıldızlar Revüsü
1952-
Vur Patlasın Çal Oynasın
1952-
Dümbüllü Sporcu
1951-
İncili Çavuş
1951-
Ne Sihirdir Ne Keramet
1950-
Harman Sonu Dönüşü
1950-
Sihirli Define
1948-
Keloğlan
1948-
Dümbüllü Macera Peşinde
1947-
Memiş
1947-
Kılıbıklar
1946-
Kızılırmak - Karakoyun
1946-
Harman Sonu / Anadolu Köy Düğünü
Yeni notta görüşmek üzere.
Hoşçakalın.
İsmail dümbüllü yü çok merak ederdim Çok kapsamlı bir yazı olmuş Ancak yazının sonunu anlayamadım İstanbul köprüsünden geçen ilk cenaze mi yoksa başka bir şey mi teşekkürler
YanıtlaSilEğitim Pınarı;
SilKöprüden geçen ilk cenaze. Rica ederim.
ay ivit yaa yazdığın gibiiii bu kavuk hikayesii. dümbüllüyü yani görmesek de duyduk tabii. ay ferhan şensoy çok zekiiiii. canlı izledim tabii kaç kere beyoğlunda, kendisini de çok görerim, tiyatrosunda, hep altta oturur kafede, ay hiç ayık olmaz :) rasim öztekin de tabii biriciklerdeen :)
YanıtlaSilDeeptone;
SilÜnlülerin çoğu maalesef ayık gezmiyor. O zaman oynayamıyorlarmış ama o kafayla nasıl oynuyorlar o da ayrı bir konu.