Merhabalar
Öncelikle herkesin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Nice bayramlarımızı hep beraber kutlamak dileğiyle diyorum ve röportaj günlerimizin bugünkü konuğunu sizlere takdim ediyorum. Sevgili Asude. Keyifli bir röportaj oldu. Sizleri röportajla başbaşa bırakırken, yeni yazılarımda görüşünceye kadar kitapla, aşkla, sevgiyle kalın.
Asude Hanım
öncelikle bloğuma hoş geldiniz. Pabucumun Ajanı ile kalemine hayran olduğum ve
tüm kitaplarını edindiğim yazarın kendisiyle röportaj yapmak
gerçekten çok heyecan verici.
Dilersiniz
sorularımıza geçelim.
* Kısaca
kendinizden bahseder misiniz?
1986 yılında doğdum. Ankara
Üniversitesi’nden mezun oldum. Eğitim hayatımla beraber içimdeki yazma sevgisi
çeşitli şekillerde açığa çıktı. Sosyal medyada, ilk olarak facebook üzerinde
birçok hikâye ve roman yayınladıktan sonra ilk romanımı 2013 yılında çıkardım.
Kitaplarımda okuyucularımı gündelik streslerden uzaklaştırmak, başka bir
dünyaya götürüp gülümsetmek istediğim için romantik komedi türünde yazmaya
devam ediyorum.
* Yazmaya ne zaman başladınız?
Yazmak benim hayatımda birden bire baş gösteren bir heves,
heyecan olmadı. Kendimi bildim bileli okumak ve yazmakla çok zamanlar geçirdim.
Eğitim hayatımın çeşitli aşamalarında yazmaya adanmış bazı dönemlerim oldu.Sanırım ortaokul yıllarım, bu
sorunun cevabı olur. Elbette her çocuğun, gece yastığa başına koyduğunda hayal
gücünden dökülen hikâyeleri vardır. Benim de öyle birkaç hikâyem vardı. Bunu
yazıya döktüğüm o ilk anı da hatırlıyorum. Ancak büyüdükçe daha çok şiire
kaydım. Birkaç yarışmada derece aldım. Okul hayatım tamamen bitince de kurgusal
metinler yazdım.
* Kitap yada genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var
mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi
belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?
Kurguyu
genel, kabataslak haliyle önceden belirlerim. Detaylar, yan öyküler, yardımcı
karakterler yazdıkça gelir. Henüz ortada hiçbir şey yokken ve bilgisayarımda
yazıya dökmeme çok zaman varken bile yazacağım konu zihnime çoktan yerleşmiş
olur.
* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz?
Sanırım
etmezdim. Benim içimde, aklımda, kalbimde sürekli olaylar yaşanır, karakterler
hayat bulur. Her zaman, her yerde, olmayan insanların, romantik, komik hikâyeleri,
anları, küçük sahneleri benimledir. Eğer kimsenin okumayacağını bilsem kendim
ve zihnimdekilerle yetinir, yazıya dökmem. Orada yaşatmaya devam ederim. Ancak
okunduğunu bilmek beni eyleme geçiren en önemli motivasyon kaynağı.
* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Kitap
yazarlığından önce bir buçuk yıllık bir hikâye yazarlığı geçmişim var. 2012’den
itibaren facebook üzerinden bir şeyler yazarak bu maceraya atılmıştım. Bu süreç
de okurlarımla yoğun iletişimde olduğum, keyifli bir interaktif süreçti. Zaman geçtikçe benimle olan bu dostlarım
neden kitap çıkarmadığımı sordu. Şansımı denemeye karar verdim ve şansım yüzüme
güldü.
* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes
kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?
Her insanın derinlerinde kendini
ortaya koyabilme, içini dökebilme, ruhsal zenginliğini somutlaştırma isteğinin
ve kapasitesinin olduğuna inanıyorum. Bunu bazen bir arkadaşımızla sohbet
ederken yaparız, bazen resimlerimizle, bazen bestelerimizle, bazen ise
yazılarımızla yaparız. Gördüğünüz üzere herkesin tavrı ve tarzı farklıdır.
Bazıları şahane bir hitabet yeteneğine sahipken, bazıları bunu yazarak yapar.
Bu açıdan sorunun yanıtı; bence yazmak yetenek işi… Tıpkı resim, beste ya da
heykel yapabilmek gibi…Yazma yeteneği olanlar bu yeteneği kim zaman bilerek,
kimi zaman ise ömür boyu fark etmeyerek taşırlar. Yazma yeteneğine sahip
olduktan sonra öğrenme kısmı da önemlidir elbette. Burada öğrenme aşaması
teknik anlamda gerekli. ‘Daha iyi nasıl yazılabilir?’ Sorusu öğrenmeyle ortaya
çıkar.
* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi
metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz?
Ortamın
neresi olduğu fark etmiyor ancak zaman olarak çoğunlukla gece yazmayı tercih
ediyorum. Elbette mutlak sessizlik olmalı. Müzikle, televizyonun açık olduğu ve
insanların konuştuğu bir mekânda yazamam. Bilgisayar kullanıyorum yazarken.
* Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için
tavsiyeleriniz var mı?
Gerçekten iyi
olduklarını biliyorlar ve özgün olduklarını düşünüyorlarsa muhakkak sonuna
kadar gitsinler. Hoş, bu işin bir sonu yok, yapılacak tek şey içinden
geçenleri, dışa vurmak istediklerimizi yazmaya devam etmek. Yılmadan yazmak
önemli ama kendini geliştirmek ve hatalarını görmek en önemlisi... Bunun için de çok okumak zaruri bir hale
geliyor. Okumadan yazmak, boş bir kovanın içindekini dökmeye çalışmak gibidir.
Kovanın içi dolu olursa ancak bir şeyler dökülebilir.
* Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?
Evet
düşünüyorum. Hatta yaşanmış, güzel de bir hikâyem var. Fakat bu hikâye yazıya
döküldüğü zaman muhakkak içinde kurgu da olacaktır. Yoksa ancak tarihi bir
belge görevi görür.
* Bir yazar
olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Her şeyden önce bir okurum ve hayatım bir okur olarak çeşitli
dönemlere ayrılıyor. Bir dönem kendimi tamamen yerli ve yabancı klasiklere
adamıştım. İyi bir klasik okuruyumdur ve klasik dönem yazarlarını, onların
dünyasını çok severim. Yetişkinliğe girdiğim dönemlerde özellikle polisiye ve
felsefik derinliği olan, eğitime katkısı bulunan kitapları okudum. Üniversite
öğrenciliği daha çok mesleki ve düşünsel kitaplarla geçtikten sonra artık
okurluğumu tamamen zevklerime göre düzenledim. Şimdi kalemini sevdiğim her
yazarın, her tür kitabını okuyorum. Müzik dinlemek gibi… O an bana ne iyi
gelecekse onu okuyorum. Kısacası yazardan ziyade kitap seçiyorum.
* En son
hangi kitabı okudunuz?
En son
Charlotte Bronte’nin Profesör isimli kitabını okudum.
* Yayımlanan
sekiz kitabınız var. Son kitabınız çıkalı çok zaman olmadı ama yeni kitap veya
yeni projeler var mı? Söylemeden edemeyeceğim son kitabınızdaki Doğu favorimdi.
Engin'in önüne geçti. :)
Çok
teşekkürler. Doğu benim asi ama yumuşacık serserim. Yeni projeler her zaman
var. Sürekli aklımdan hikâyeler geçiyor. Yaşadığım, gördüğüm her şey,
tanıştığım her insan bana ilham verebiliyor. Bu yüzden düzenli olmayan,
karmaşık şekilde sıralanmış bir sürü projem ve hikâyem var.
* Asıl
mesleğiniz nedir?
Basın ve
Halkla İlişkiler.
* Yazmak
sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz
bir zaman var mı?
Şu an için
yok. Yazmak benim için bir terapi gibi. Zaten sosyal medya üzerinden yazmaya
başlama sebebim iş hayatımdaki stresten biraz olsun uzaklaşmaktı. Uzaklaştım ve
bana çok iyi gelen bir şey buldum. Hevesim, sevgim ve okurlarım oldukça devam
etmeye niyetliyim. Kitap veya blog… Herhangi bir yerden bunu sürdürebilirim.
* Günümüzde
gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Gençler her
devirde birçok eleştirinin hedefi olmuşlardır. Bundan 2400 yıl önce de
Aristoteles onları itham etmişti. O dönemki gençlerin tavırlarını eleştirmişti.
Her dönemde süren bu durumun günümüzde olması da normal… Fakat gençlik de diğer
her şey gibi çağında mevcut olan gerçeklerle yol alıyor. Bugün çağımız
teknoloji çağı. Yapay zekâyı konuşuyoruz. Sosyal medya üzerinden bütün dünyanın
birbirinden haberdar olması sağlanıyor. En önemli bilim insanları, mucitler,
kâşifler, yazarlar, çizerler, artistler sosyal medya vasıtasıyla çalışmalarını
bizlere sunuyorlar. Bir tweet atıyorlar ve herhangi bir haber bültenine gerek
kalmadan anında görebiliyoruz. Bu yüzden gençlerin sosyal medyada olmasını
yadırgamıyorum. Aksine destekliyorum. Fakat bu kontrol edilebilir ve makul
düzeyde olmalı. Zararlı alışkanlıklara ve kötü sonuçlara yol açmamalı. Bunun
denetimini eğer yetişkin ise kişiye, değilse ailesine bırakmak gerekir.
* Günümüz
gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
Okuyun,
farkında olun ve çok çalışın.
*
Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım
dediğiniz oldu mu?
Evet oluyor.
Özellikle okurlarımız bizim görmediğimiz farklı detayları görebiliyorlar. Ben o
kitabı yeniden yazsam belki aynı şekilde yazarım ancak bir başkasının gördüğü
noktayı fark edince, evet aslında şunu da yazabilirdim diyorum bazen.
*
Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Ailemle,
arkadaşlarımla vakit geçirir, kitap okur, bol bol dizi ve film izlerim.
* Kitap
fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Fuarlar her
türden kitabı, her çeşit yayınevini, her konuda yazan yazarları görmemiz ve
fikir edinmemiz açısından şahane bir ortam. O dar, kalabalık koridorlarından
geçerken ya da birine yol verirken gözümüz hiç bakmayacağımız, bize hitap
etmeyen bir kitaba takılır. Elimize alır ve arka kapağı okuruz. Sonra belki
alırız, belki yerine koyarız. Fakat ne olursa olsun o standa bakar, o yayınevini,
o yazarı, o kitabı zihnimize kazırız. Artık daha fazla bilgi sahibi olmuşuzdur.
Bu bile yeter ancak işin asıl kısmı var ki
o da indirimler. Bence bunun için bile gidilebilir.
* Hayatınız
boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?
Elbette var.
Keşke demeden yaşayabilen olmuş mudur yeryüzünde? :)
* Aşk sizce
nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?
Aşk
ruhumuzdaki o kayıp parça... Bazen gelip geçse de, bazen farklı insanları
yolumuza çıkarsa da aşk bir tamamlanma hali. O kayıp parçanın yerine oturması
hali. Bazen sonsuza kadar yerini sever, orada kalır, bazense pek tutunamaz
orada ve kayıp gider. İlk görüşte aşka inanıyorum.
*
Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Okurlarımla
aramızdaki bağ mekanik değil. Tamamen kalbi ve duygusal… Bazen arkadaşlık,
dostluk, bazen kardeşlik, ablalık üzerine… Ben okurlarım demek yerine bu yüzden
dostlarım demeyi seviyorum. Hiçbir zaman aramıza mesafe koymadım, en azından
koymamaya çalıştım. Daima böyle olmayı hedefliyorum.
*
Ulaşamadığınız biri ile sohbet etme şansınız olsaydı. Bu kim olurdu? Neden?
Jane Austen
ile sohbet edebilmeyi ve Mr. Darcy’i bir de ondan dinlemeyi çok isterdim.
* Hayatta en
çok kıymet verdiğiniz kişi?
Tek bir kişi
yok. Bütün ailem ve en yakın dostlarım.
* Son olarak
eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Bu güzel ve
anlamlı sorularınız için çok teşekkür ediyorum. Umarım biraz olsun kendimi
anlatabilmişimdir. Bu satırları okuyan herkese en içten sevgilerimi
gönderiyorum.
Asude Hanım
keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk
edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim.
Yolunuz açık, okurunuz bol olsun.
Senin de Cumhuriyet bayramın kutlu olsun Beyda'cığım, Pabucumun Ajanı ha? İlk kez duydum, ismi çok hoş, mizah romanı sanırım okumak isterim, yazar Asude hanımın Bay Darcy'i merak etmesi de çok hoşuma gitti ayrıca. Çok güzeldi, ilgiyle okudum, ikinize de çok teşekkürler. :)
YanıtlaSilÇok genç ve çok üretken bir yazar. Yolu açık olsun. Emeğine sağlık canım 🌷🤚
YanıtlaSilÇok genç birine benzese de verdiği cevapları oldukça olgun buldum diyebilirim,sayenizde ben de ilk kez duydum kendisine başarılar diliyorum size de tanımama vesile olduğunuz için teşekkür ederim Beyda hanım.
YanıtlaSilSevgiler.
Kendisini ilk kez duydum.Başarlarının devamını diliyorum bende.
YanıtlaSilYaaa çok guzel bir şans yakalamışsın tebrik ederim
YanıtlaSilHiç kitaplarını okuma fırsatım olmadı açıkçası. Ve ben Asude Hanım'ı daha küçük yaşlarsa wattpad yazarı sanmıştım. Ay şuan utandım :(
YanıtlaSilSayenizde bir yazarla daha tanışmış oldum. Teşekkür ederim...
YanıtlaSilKısa zamanda sekiz kitap. Çok iyi.
YanıtlaSilay kendisi de pek sevimli yaaa kitap fuarlarından biliyoom ay seveni öyle çok kiiii :)
YanıtlaSilYeni bir yazarla tanıştırdın yine bizi.Bu pazartesi yazılarını merakla ve ayrı bir zevkle takip ediyorum.Teşekkürler ikinize de :)
YanıtlaSil