Merhabalar
Günün adı pazartesi olmuşsa demek ki yazar röportajı yayın zamanıdır. Bugünkü konuk yazarımız Aşkın Nur Karataş. O zaman bu keyifli röportajla sizleri baş başa bırakalım.
Aşkın
Hanım öncelikle bloğuma hoşgeldiniz.
Teşekkür
ederim, hoş buldum. Bloğunuzda bana yer verdiğiniz için bende size teşekkür
ederim.
Dilersiniz
sorularımıza geçelim.
*
Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
O halde
röportaj başlasın diyelim. Herkese de merhaba, bendeniz çok çok okuyan fırsat
bulduğu her an yazan bir insanım. Yirmi beş yaşındayım, özel bir tekstil
firmasında planlama sorumlusu olarak çalışıyorum, evliyim, Çanakkaleli olsam da
maalesef İstanbul’da yaşıyorum. Niye maalesef diyenler için de kendim hakkında
bir bilgi daha vermiş olmak amacıyla söyleyeyim. Sessizliği, yalnızlığı,
sakinliği acayip severim. Hani o herkesten uzak bir köyde, deniz kenarında,
küçük ev var ya? İşte o ev benim. Tek hayalim ileride öyle sakin bir hayat
yaşamak sanırım.
* Yazmaya ne zaman başladınız?
Kendimi
bildim bileli yazıyorum falan diyemem çok büyük yalan olur çünkü. Açıkçası
liseden önce okumaktan da pek hoşlanan bir insan değildim. Ne zaman ilgimi
çeken bir kitap ile karşılaştım işte okuma aşkı öyle başladı. Yazma aşkı da
okumayı keşfetmem ile birlikte doğdu. Okuduklarım beni ne kadar büyülediyse
dedim ki ben neden kendi hayallerimi yazmayayım. Sonuçta bu şey sınırsız,
sonsuz falan değil mi? Böylece ilk kısa fantastik hikâyelerimi yazmaya
başladım. Daha sonra kendi tarzımı ve türümü keşfettim ve ilk kitabım ortaya
çıktı.
* Kitap yada genel olarak yazma konusunu nasıl
seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay
örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?
Ben
esinlenip yazan sınıftanım. Zaten öykü-roman yazarlarının hepsinin bu şekilde
yazdığını düşünüyorum. Yazılmayan, bahsedilmeyen, eşsiz konu diye bir şey
kalmadı. Neden esinleniyorsun diye soracak olursanız, okuduğum kitaplar,
izlediğim film ve diziler, gördüğüm bir fotoğraf o an kaba bir konu çıkarıyor
ortaya. Daha sonrası hayal gücü işte… Düşünüp düşünüp kafamda haftalarca şöyle
nasıl olur, böyle nasıl olur diye geziyorum. Yazmaya başladığımda ise her şey
canlanıp olayın ayrıntıları ortaya çıkıyor.
* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam
eder miydiniz?
Elbette, ben
en çok kendim için yazıyorum. Zaten kimseyle paylaşmaya cesaret edemediğim uzun
seneler boyu kendi kendime yazıp okudum. Bu biraz da hayal gücündeki fazlalığı
dışarı atma ihtiyacı herhalde. Sürekli beynimin içinde benimle olsalar kafayı
yerdim.
* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar
verdiniz?
Bu biraz
tesadüf ve beklenmedik oldu. Hiç öyle iddialı değildim. Kendi kendime yazarken
bir platform keşfettim biraz inceledim dedim neden olmasın? Orada yazmaya
başladıktan kısa süre sonra takipçi sayım beni bile hayrete düşürecek şekilde
arttı. Yetişkin türü yazdığım için çok eleştirileceğimi düşünüyordum fakat
eleştirileri görünmez yapacak kadar fazla iyi yorum aldım. Böylece kitap
teklifleri gelmeye başladı. Kitap olması aşaması da beni korkuttu elbette
yazdığım türden dolayı ama neyse ki destekçilerim tüm korkularımı yenmemi
sağladı.
* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman
olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?
Bana kızan
ya da aynı düşünmeyen olur mu bilemem ama benim kendi kanaatim kitap yazmanın
da bir yetenek işi olduğu yönünde. Herkes resim yapar, herkes şarkı söyler,
herkes dans eder ama… Bazı insanların yaptığı resim, söylediği şarkı, ettiği
dans daha etki uyandırıcıdır. Mesela gerçekten yazsam roman olur tarzı hayat
yaşamış çoğu insan bunu kâğıda dökemediğinden yakınır. Sıradan hayat yaşayan
insanlar ise kendi hayal güçlerini kâğıda öyle bir döker ki insanın içine
dokunur.
* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi
ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı
tercih edersiniz?
Çok fazla
vakti olmayan biri olarak her an her ortamda yazmaya alıştım ama yine de
herkesin “en”leri vardır. Ben en çok karakterlerimle baş başa olacağım bir
ortamda, bir fincan çay eşliğinde, o an yazdığım hikâyenin konusuna göre bir
müzik dinlerken yazmayı severim.
* Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması
gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı?
Yazmak
istiyorsunuz, kafanızda bir konunuz var, karakterleriniz hazır ama en önemli
şey nereden başlayacağım? Genelde en büyük sorun buradadır. Başlamak… Ben en
kolay yöntemin önce finali düşünmek olduğuna inanıyorum. Hikâyem nasıl bitecek?
Nerede noktalanacak? Sonu hüzünlü mü? Mutlu mu? Yoksa kalanını okuyucunun
tahmin etmesi açısından açık uçlu mu bitecek? Buna karar verdikten sonra finali
basit hatlarla yarım sayfa kadar yazmaya başlarsanız bu size hikâyeye başlamak
içinde heyecan verecektir. Bilgisayar başına geçip hadi yazayım diye başlamakta
zor olur bu yüzden önce parçalı notlar alınabilir. O an aklıma bir diyalog
geldi, karakterler kafamın içinde konuşmaya başladı. Bir kâğıt kalem ile hemen
yazılmalı. Yazmak için sıra önemli değil eğer sıralı yazamıyorsanız parça parça
yazıp birleştirebilirsiniz. Zaten yeteneğiniz varsa, hayal gücünüze
güveniyorsanız ufak notlar aldığınız zaman bunları birleştirmekte ve konuyu
genişletmekte zorluk yaşamazsınız. Hevesi olan herkes bir yerden başlayıp
yazmayı denemeli. Daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz.
* Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor
musunuz?
Hayır, ben
yaşanmış olaylar yazmayı seveceğimi sanmıyorum. Kendi hayatımın da çok
heyecanlı bir tarafı yok olsa da paylaşmak istemem açıkçası. Kurgu yazmak her
zaman bana daha özgür ve daha eğlenceli geliyor. Kurgu yazmaktan zevk alıyorum
ve zevk aldığım için yazıyorum.
*
Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Şimdi şuraya
şöyle havalı birkaç klasik ve ülkemizde popüler olan birkaç yazar eklemek vardı
ama üzgünüm… Maalesef hoşuma giden şeyleri yazmayı sevdiğim gibi seveceğimden
emin olduğum şeyleri okuyorum bu yüzden yabancı yazarlar favorim. Yetişkin
türün dışında psikolojik, fantastik ve tarihi kurgu kitaplarını seviyorum.
Yazar olarak söylersem eğer en sevdiklerim
J.M.
Darhower
Diana
Gabaldon
SylviaDay
PaullinaSimons
*
En son hangi kitabı okudunuz?
Hâli hazırda
Julie Garwood’un Sır kitabını okuyorum.
*
Yayımlanan altı kitabınız var. Son kitabınız çıkalı çok zaman olmadı ama yeni
kitap veya yeni projeler var mı?
Son kitabım
Hırçın’ın içindeki karakterleri yazmaya devam ediyorum. Ekim ayında iki kitap
birden çıkarmak gibi bir projem var eğer yetişirse Araf grubunun iki üyesini
daha sizlerle tanıştıracağım.
*
Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı
düşündüğünüz bir zaman var mı?
Hayal gücüm
meyve verdiği sürece bende onları toplayacağım. Meyveler yenir, yenmez orasını
bilemem elbette yenmese bile toplamaya devam… Belki göçüp gittikten sonra o
ölümsüz yazarlar gibi bende hatırlanırım kim bilir?
*
Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Gereksiz bir
zaman kaybı. Kendimde kullanıyorum elbette ama elimde sürekli telefonla gezen
biri de değilim. Okumayı ve yazmayı sosyal medyaya bin defa tercih ederim.
*
Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım
dediğiniz oldu mu?
Düşünüyorum
da… Yok. Yazdığım her şeyin arkasındayım. Atladığım şeyler olduysa ve sonradan
aklıma düşerse gelecek kitaplarda yazarım artık.
*
Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Yazmadığım
zaman kitap okuyorum, film izliyorum. Bir de kötü alışkanlığım var. Bilgisayar
oyunları. Onlara kaptırdığım zaman tembellik yaptığım oluyor.
*
Hayatınız boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?
Herkesin
pişmanlıkları vardır. Benim de var elbette ama ben ve kendim arasında.
*
En büyük korkunuz nedir?
Sevdiklerimi
kaybetmek.
*
Aşk sizce nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?
Herkes için
aşk tanımı elbette farklı kimse aşk şudur diyemez ama kendince ne olduğunu
ortaya koyar. Bana kızanlar olacaktır mutlaka ama ben aşkın tamamen fiziksel
bir güdü olduğunu düşünüyorum. İlk görüşte aşkta karşıdaki kişiyi arzulamaktır.
Bu yüzden zaten aşk geçici, sevgi kalıcı denir. İnsan zamanla elde ettiği kişiye
doyar ama eğer o kişiyi sevdiyse, bir ömür katlanır bir hal alır.
* Okurlarınızla
aranızda nasıl bir bağ var?
Bunu
okurlarıma sormak lazım ama ben hepsiyle arkadaşımmış gibi konuşmaya
çalışıyorum. Onların fikirlerini duymayı, akıllarına takılan şeyleri
cevaplamayı seviyorum. Zamanım olduğu sürece bana yazılan her mesaja cevap
veririm. O yüzden yazmaktan çekinmeyin her düşünceyi seviyorum.
*
Hayatta en çok kıymet verdiğiniz kişi?
Tek bir kişi
söylemem ve bir sıralama da yapamam ama benim hayatlarım Eşim, Annem, Anneannem
ve Kardeşim.
*
Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Bu güzel
röportaj için teşekkür ederim. Soruları yanıtlarken çok keyif aldım. Umarım
okuyan herkes keyif alır. Okuyucularıma da çok teşekkür ederim. Bu kadar cesur
oldukları için… İyi ki varlar.
pek sevimliydi. demek kiii, kafasındakilerden kurtulmak için yazıyomuş, terapi gibi demek ki yazmak onun içiiin :)
YanıtlaSilBenim içinde terapi gibi. Aslında bir çoğumuz için olduğu gibi :)
Sil