Ana içeriğe atla

Apartman Sohbetleri 1 Nasıl Bir Apartmanda Büyüdün?

Merhabalar

İlham Kedisinin Günlüğü blog sahibini tebrik ederek yazıma başlamak istiyorum zira kendisi o kadar güzel bir etkinliğe imza atmış ki, kendimi bu etkinlik sorularına farkında olmadan cevap verirken buldum ve bloğumda kalıcılığını sağlamak istedim. Sizlerde İlham Kedisinin Günlüğünde başlatılan apartman sohbetleri yazı dizisinin başlama yazısını okumak isterseniz buradan yazıya ulaşabilirsiniz.

Kısaca etkinlik içeriğinden bahsetmek istiyorum. Bu soruların asıl sahibinden başlayalım. İlker Gümüşoluk. Kendisi ünlü isimlerle bu soruları paylaşarak youtube kanalından yayın yapıyor. Tv programlarında yayınlanıyor mu? bilmiyorum. İlham Kedisinin Günlüğü bloğu da internet ortamında bu videolardan birini izliyor ve İlker Gümüşoluk'a ulaşıp, sorularını kullanabilme iznini alıyor. İlker Gümüşoluk'a da bu ricayı kırmadığı ve izin verdiği için çok teşekkürler.

Etkinliğe isterseniz soruların hepsini aynı anda cevaplayarak, isterseniz ayrı ayrı günlerde ayrı yazılarda paylaşım yaparak katılabiliyorsunuz. Ben ayrı ayrı  yada bir kaç soruyu bir yazıda cevaplamak, çocukluğuma ve eskiye dair daha ayrıntılı yazmak istedim. Buradan soruları cevaplamak isteyen herkesi etkinliğe davet ediyorum. Soruları cevapladıktan sonra yorum kısmına linklerini bırakırlarsa, verdikleri cevapları okuma imkanım olur. Etkinlik sorularını en alt kısımda paylaşıyorum. 

1.     Nasıl bir apartmanda büyüdün?

2.     Çocukluk eğlencen neydi?

3.     Yedi yaş pantolonunu bulsak cebinden ne çıkardı?

4.     Çocukluk kahramanın kimdir?

5.     Gereksiz bir yeteneğin var mı?

6.     Hastası olduğun bakkal ürünü hangisi?

7.     En saçma zevkin?

8.     En büyük çılgınlığın?

9.     Çocukken en çok korktuğun şey?

10.     En sevdiğin ve sevmediğin özelliğin?

11.     Karşı cins karşısında en çok utandığın an?

12.     En maskulen/feminen yanın nedir?

13.     Asla cesaret edemeyeceğin bir şey?

14.     En sevdiğin fiziksel acı?

15.     Almış olduğun en saçma teklif?

16.     Kendini çok değerli hissettiğin bir an var mı?

17.     Annenden ve babandan ne öğrendin?

18.     Hangisi daha olası; cadı, vampir, kurt adam? Ve tabii ki neden?

19.     Manzarasız müthiş bir daire mi, manzaralı tek odalı bir daire mi?

20.     Hayat sana ne öğretti?

Şimdi gelelim bakalım ilk soruya.

1.     Nasıl bir apartmanda büyüdün?

Ben çocukluğumu tren gibi odaları olan müstakil bir evde geçirdim. Sokağımızda bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar apartman bulunurdu ve en yükseği ise 3 katlıydı. Çocukken o apartman dairelerine o kadar özenirdim ki, bahçeli, kendine ait olan evin kıymetini maalesef bilememişim. Şimdi düşünüyorum da aslında o bahçeli eve çok haksızlık etmişim. 

Çocukluğumu geçirdiğim ev 7 oda, 2 mutfak, 1 wc, 2 kömürlükten oluşuyordu ve banyosu yoktu. Ben kafasına tas vurularak, leğende yıkanan bir nesilim. Çok sonraları babaannem kendi oturduğu yerin giriş kısmına bir banyo kazanı koydurdu ve bir banyoya sahip olduk ancak orada yıkanma meselesi de tabii ki biraz sıkıntılı. Eskiler malum yokluk gördüklerinden, kazana su sıçratma, eskir, patlar vb. söylendiklerinden pek rahat edemezdik. Bu nedenle leğenle yıkanmak daha mantıklı geliyordu.  

Babaannemle birlikte dedemin aldığı evde ben 18 yaşına gelene kadar beraber oturduk. Sonrasında artık evin ihtiyaçlarımızı karşılamamasından dolayı taşındık. 

Büyüdüğüm ev ahım şahım olmasa da, evi seviyordum. Özellikle yazları bahçe de oturmalara, hatta geceleri bahçeye yatak atıp yatmalara doyamazdım. Bir taraftan TRT radyosu çalar, ben yer yatağında kardeşimle bahçede uyurdum. Kullanmadığımız odalarımız sadece yazın açılır ve herkes biraz daha rahat nefes alarak uyuma fırsatı bulurdu. Zira kışın soba derdi olduğu için hepimiz aynı odada uyurduk. 

Evin en sevdiğim zamanı bayram sabahları olurdu. Tüm akrabalar, çocuklarını alarak gelir, gülüş-cümbüş kahvaltı yapılırdı. Sonrasında hep beraber yapılan bayram ziyaretleri, amca, hala çocuklarıyla bayramlarda toplanan şekerlerin tadını halen daha hiçbir şey de bulamam. (Burada itiraf etmem gereken bir durum varsa, ben bayramlarda ne kadar gezdiysem, oğlumu maalesef bir o kadar gözümün önünden ayıramıyorum. Çok üzücü.)

Biz 90'lar çocukları olduğumuzdan evden ziyade sokakta ve kapı önlerinde oyun oynardık. Kimin evi yakınsa, ona gidip su içilir sonra oyuna kaldığı yerden devam edilirdi. Benim en yakın arkadaşımın anneannesi (Allah rahmet eylesin) bizim evin yanında otururdu. Kendileri de zaman zaman taşınsalar bile en fazla bir kaç sokak ötede olurlardı ve hemen hemen her  gün görüşürdük. 

Sokağımızda herkes birbirini tanırdı ve çocuklar kim kapı önünde oturuyorsa ona emanet olurdu. Sözlü bir emanet olmasa da, çocuklar mutlaka birinin gözetiminde olurdu. 

Daha anlatılacak çok şey var aslında. O kadar çok yazılara dökülecek yaşanmışlıklar. İnsanın elindekilere sahip çıkamamış olması ne acı. Eskiden çok isterken apartman dairelerini, şimdilerde müstakil ev alalım, bahçesi olsun diye hayal ediyoruz. Yitip giden şeylerin ardından baktığımızda, aslında kıymet bilinmesi gereken çok şey olduğunu görüyoruz ama ne yazık ki çoğu şeye geç kalıyoruz.

Hani Sezen Aksu diyor ya şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler diye, gerçekten bana kaybolan, eskide kalan yıllarımı verseler neleri geri getirmek isterdim bir bilseniz. Ama zaman geçiyor. Hiç bir şey olduğu yerde kalmıyor ve en acısı da yeni nesil, hep apartman dairelerinde, bilgisayar, tablet başında, sokak oyunlarından bihaber büyüyor.  Ben geçmişteki anıları hatırladıkça, içim biraz daha yanarak özlüyorum eski günlerimi. Babaannemle yaşadığımız o evi, bahçesini, yaptığımız mangalları, geçirdiğimiz bayram sabahlarını çok özlüyorum.

Çocukluğumu geçirdiğim o evin yerinde bir apartman var şu anda. Babaannem halen orada oturuyor. "Kocamın ocağı tütecek" dedi ve oradan bir yere taşınmadı. Ama evin apartman olmasına da engel olamadı. İşin en kötüsü de o sokakta eskiye dair bir kaç apartman kaldı. Şayet onlarda yıkılırsa, o sokakta geçmişe dair, anı namına bir şey kalmayacak çok yazık.

Sanırım biraz fazlaca duygusala bağladım. Sizlerin de apartman sohbetlerinizi bekliyorum. Hoşça kalın.

Not: Yazının fotoğrafı Bizimkiler dizisinin çekildiği apartmandır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Smilodon (Kılıç Dişli Kaplan) Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhaba  Bugün sizlere Smilodon'dan (Kılıç Dişli Kaplan) bahsedeceğim. 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Yeşil Yol

 

Samed Behrengi - Bir Şeftali Bin Şeftali

Herkese merhaba Kısa zaman önce bitirdiğim bir kitap Bir Şeftali,Bin Şeftali. Bir gün annesinin dalında büyümekte olan bir şeftalinin hikayesi bu. Bu şeftali büyüyünce sahibi tarafından köye satılmaya götürülür.

Uğruna İnsanların İntihar Ettiği İran Şahının En Sevdiği Karısı Anis-el Doleh

Merhabalar Son zamanlarda sosyal medyada sıklıkla karşılaştığım bir haber, aslında güzellik kavramımızı sorgulamama neden oldu.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Fatih Murat Arsal - İki Mükemmel Hata

Merhabalar Uzun zamandır sizlere kitap yorumu yaz(a)mıyorum zira bu sıralar yorum yazmak için maalesef kafamı toparlayamıyorum. Hoş bir aydan fazladır kitap kapağı da açamadım. Kitap okumadan uyumayan ben; son zamanlarda kitaplara dokunamadım bile. Fakat okuduğum kitaplara ve yazarlara da haksızlık da etmek istemiyorum. Zira beğendiğim kitapların yorumsuz durmalarına maalesef gönlüm razı gelmiyor. Çıktığı ilk anda alıp okuduğum, ancak yorum giremediğim bir kitap İki Mükemmel Hata. O zaman başlayalım.